Vakit Kopuklukları
Gültekin Şimşek
İkinci Adam Yayınları
Aşk yirmi dört saat yaşanmalı
Evet!
Yirmi dört saat yaşanmalı kesinlikle bir aşk! Fazlası değil. Tek gecelik anlamına gelmez bu “yirmi dört saat”. Koşulları önceden hazırlanmış bir duygu düşünce
coşkusunun yirmi dört saate sığdırılmasıdır yalnız bu süre. En ideal aşkın vakit aralığı tam yirmi dört saat olmalı bence. Odun ateşinde demlenen çay şeklinde birkaç bardak içilmeli o aşktan.
Yudum yudum.
Sıcak sıcak.
Islak ıslak…
» Zaman Kopuklukları Kitap Özeti ve Kısa Açıklaması
Bekleyen, bekletilen çayın sonraki her bardağına deminin, odunsu kısmalarında eriyen ve çaya o kekre tadı veren kısmı tadına sinmeden bitmeli çay seansı.
Güzel bir yemekten tadımlık birkaç çatal alıp “ne güzeldi” diye bitmeli. İşkembeyi doldurduktan sonrasında göbeği kaşımamalı. Fazla yemekten sonrasında oluşan geğirmeyle tiksinç duruma düşürmemeli aşkı. Tam kıvamında olmalı tam tadında ve kararında yenmeli her güzel yiyecek.
İlk öpücükte sana alev şeklinde gelen dudaklar yirmi dört saat sonrasında buz şeklinde soğuk dokunuşlara döner her “yirmi dört saat” ten sonrasında. Bedenleri bir cesedin soğukluğuna ve hissizliğine büründürmeden canlı ve henüz sıcakken sonlandıracak kadar kıyıcı olmalı insan.
Her nekrofil dokunuş ölüm soğukluğunu birazcık daha hissettirmeden, güzelliğinden ve aldığın zevki tanımlamakta ve betimlemekte zorlandığın yirmi dört saate
sığdırılmış bir yaşanmışlığı, vakit dolduktan sonrasında ölü sevicilik kıvamına getirmeye kim hakkı var ki?
İlahi aşk adaylarının yirmi dört saat öncesini ve sonrasını bile bilmeyecek kadar sürmeli bir aşk hikâyesi. Bir tek adını bilmeli O’nun. Diğer isimlerle arıştırmadan bitirmeli.
Engin denizlerde geçirdiği hiçbir macerasını bilmeden, hangi okyanuslara açılacağını da merak etmeyecek kadar da gizemli bir yerinde bitmeli ve vakit arşivinde saklanmalı.
Acıların bileşkesinin ortaya koyduğu bir istikamette giden hangi aşk yaşanılır ola bilinir ki? Acılar ikiye katlanır yalnız iki bünyede de. Acıların hissettirdiğidir
sizi o acının hafifletilmesi için arayışlara yönlendiren duygu.
Hiçbir acı sağaltılmaz bu dünyada oysa. Gövde ve ruh o duyguya alışır yalnız. Alışkanlık ve yine yine o acıya katlanmak anlamsız kılar onu esasen. O acı hep ordadır. Ruh ve gövde arsızlaşır işte bu acılardan. Arsızlaşan bu tip insanlara “güçlü insan” deriz. Umursamaz şeklinde görünürler onlar. Bir kelimeyi onlarca defa
söylemeden sonrasında anlamsızlaşması şeklinde bir şeydir bu acıların yineı. “Ne kendi nede onun acısına alışmamak için kafi bir süredir yirmi dört saat.”
O bayatlamış çaydan bir bardak daha almadan kayalara fırlatıp paramparça etmeli her yudumdan sana buruk gelecek çay bardağını…
Bence bir aşkı en ideal şekilde yaşamak için en uygun vakit aralığı tam “yirmi dört saattir.” Gerisi ıstıraba alışma ve yalnız uzatmadır.
0 yorum