Dr. Moreau’nun Adası

Wells’in kâhince bir bilimkurgu romanı olan Dr.
Moreau’nun Adası, Moreau’nun çalışma yöntemi (canlı hayvanlar
üzerinde deneyler yapmak) zaten hâlâ tartışmalıyken, günümüzde
klonlama ve genetik de neyler meselesiyle daha da ateşlenen bu
tartışmanın yansımalarından kurtulamaz.

The Time Machine (Zaman Makinesi) ve The War of the
Worlds (Dünyalar Savaşı) gibi, Dr. Moreau’nun Adası da The
Origin of Species’in (Türlerin Kökeni, 1859) yayınlanmasından
sonra ortaya çıkan kaygılardan yararlanıp Darvinci kuramı
ürkütücü biçimde kullanarak okurlarını bu kaygılarla yüzyüze
bırakır. Burada, çalışmalarına gerekli özeni göstermeyen ya da
çalışmalarının sonuçları konusunda herhangi bir açık kaygıya
sahip olmayan, tipik bir çılgın bilim adamı vardır ve bu bilim
adamı, manipüle ettiği yaratıklar kadar iğrençtir. Yarı insan
yarı hayvan yaratıkların kasten çarpıtılmış emirlerle yaşadığı
bu toplum, günümüz toplumunu gayet iyi yansıtıyor. Moreau’nun
yöntemlerinin barbarlığı, bu barbarlığın içini dolduran konular
kadar korkunç; bilim alanında yaşanan gelişmeler, bu metnin
hâlâ ilk yayınlandığı zamanki kadar sarsıcı olduğunu gözler
önüne seriyor. Örneğin kitapta Moreau, hayvanlarının derisini
canlı canlı yüzer ve onlara yavaş yavaş insan biçimi verir. Bu,
genetik müdahalenin sahip olması gereken hassasiyetten çok uzak
olabilir, fakat hâlâ, “bilinmeyen” bilimsel yöntemler
hakkındaki klasik korkuları ortaya çıkarmayı başarır.